29 Mart 2013 Cuma

HAYATIN RİTMİ





Hayatın bir ritmi varsa eğer bu benim için zaman zaman blues zaman zaman rock’ n roll ama her zaman jazz. Rock ‘ n roll ‘ un o insanı kıpırdatan gitar tınıları, blues’ un o parmakları şıkırdatan ezgileri hepsi bir yana hayatın sesi benim için kendi içinde her zaman jazz. Çünkü, aslında hareketli, hızlı dediğimiz her şey kendi içinde akustik, bir saksafon tınısında onu hızlandıran biz insanlarız. Hem çıplak sesle fazla enstrüman olmadan bir piyano, bir saksafon, bir akustik gitarın arasında sesini duyurmak o şarkıya ahengi gırtlağınla vermek kolay değildir! Güç ister, yeterlilik ister, eğitim ister, cesaret ister ve farklılık ister yani aslında biz insanlarda da böyle değil mi? Milyarlarca benzerimiz içinden fark edilmek için ayırt  edilecek özelliklere sahip olmamız gerekiyor değil mi? Yoksa uçaktan baktığımızda görülen o nokta şekillerden gerçek üç boyutlu yansımadan ne farkımız kalır ki?

 Hem hayatın jazz olmasının bir nedeni de  jazz cool’ dur ama bu ona seksilik katar “bak ben buradayım” diye bağırıp kendini göstermeye çalışmadan cazibenle büyülemektedir yani. Bir el hareketi, bir göz süzmesiyle…  zarafettir yani ;)

 Gürültünün arkasına gizlenmeden tüm yalınlığınla bedenini konuşturabilmektir. Dinlenirken diğerleri gibi bira ve cipsle hızla tüketilmeden, şarap ve ya kahveyle yudum yudum içselleştirilerek hazmedilir. Sarhoşluk yanındaki alkolden değli tınıdaki etkidendir bu yüzden de güç sahibidir. Yani pahalı markalara, makyaja ihtiyaç duymadan kendinle etki bırakmaktır.




Ehh bu yazı bir Frank Sinatra ile bitmese eksik kalırdı değil ama :) 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.