Moda son
yıllarda “moda” olan adeta herkesin uzman kesildiği ve fakat çoğunluğun birkaç
markayı kombinleyip fotoğraflayarak “ sıkı bir moda takipçisi” olduğunu düşündüğü bir dünya haline geldi.
Oysaki moda bu kadar sığ algılanmaması gereken bir kavram. Tarihe bakıldığında
da önceleri sadece burjuva ve aristokrasi arasında yaygınken sonraları geniş
halk kitlelerine kadar inmiştir. Koton’ un da öncülerinden olan bir tutumla
moda ulaşılabilir şıklık kavramıyla birlikte anılmaya ve geniş çevreleri
kapsamaya başlamıştır.
Moda bir
koyun sürüsü yaratıp buna takılmak değil, aynılık da bile farklı olabilmektir
benim için. Bu nedir denilirse de şudur; seri üretim olarak Koton’un 2013 ilk
bahar- yaz kreasyonunda da üretilen o güzel modelleri milyonlarca kadın alıp
giyecektir ama herkes aldığına ve giydiğine kendi dokunuşu değdirdiğinde yani
stilini ortaya koyduğunda moda oluşmuş olur. Önemli olan ortalık da mağaza
vitrini gibi dolaşmak değil, giydiğinle kişiliğini, zevklerini, hayattaki
duruşunu yansıtabilmektir. Ben moda kendine yakışanı giymektir sözünü şu
şekilde değiştiririm her zaman “ moda stiline yakışanı giymektir”. Modanın
temel yapı taşı tarzdır. Ruhunla, gözlerindeki anlamla, elini, kolunu hareket
ettiriş şeklinle, yürüyüşünle, yaşantınla ve dinlediğin müzikle uyumlu olanı
bunu giymek daha doğrusu bunu yaşamaktır. Markaların sundukları çok farklı
tarzları alıp ortaya güzel bir şey çıkarıp farkını koyabiliyor musun olay budur
işte. Bu konu da Koton biz müşterilerine çok fazla ve farklı alternatifler
sunuyor. Mesela klasik mi seviyorsun birbirinden şahane etekler, gömlekler
arasından en seni yansıtanı alıp üstüne takılarla, şallarla farklı dokunuşlarla
bambaşka pencereler açabilirsin ve ya Spordan şaşmam diyenlere Ole mesela her
sezon birbirinden şahane seçenekler sunuyor o rengarenk dünyadan seni yansıtanı
bulup günün trendi olan ama kendi modanı yaratacağın parçayı seçebiliyor musun
işte moda dan anlayan sensin demektir. Yoksa moda gurmesi gibi etrafta gezip
artıyla eksiyi ayırt edemeyenler gibi ortalıklarda gezersin.
Modanın
bir diğer rolü de tarihi yansıttığını düşünmem. İçinde yaşanılan dönemi gelecek
kuşakları aktarmak gibi misyonu var bence. Rönesans Dönemi, Sanayi Devrimi,
Savaş Dönemi, Kriz Dönemi, Refah Dönemi, Milenyum zamanı gibi hayatın her
alanının tanığıdır moda. İçinden geçilen her evrenin derin izlerini taşır,
insanların zevklerini, maddi güç ve ya güçsüzlüklerini, o dönemin popüler olan
kişilerini hepsini tarihe modayla kazıyabiliriz. Bunun bir de tersi de vardır
tabii ki geçmiş de kalan değerleri de unutturmadan günümüze taşıyabiliriz.
Koton’un bu sezon çalışması olan Barış Manço konseptli ürünleri ve mağazalara
girdiğimiz de çalan şarkıları ile onu duymamış olan küçük çocuklar ve ya
gençler de Barış Manço ile tanışıp onu tanıma şansı elde ettiler.
Endüstrisiyle
dünya ekonomi pastasının bir devidir “ Moda Dünyası” . Geçmişten günümüze pek çok film, şarkı
bestelenmiştir bu ışıltılı dünya için hiç birimiz yerini ve önemini inkar
edemeyiz ama iş bu ki moda tarafından yönetilen değil de modayı yöneten olmak
istiyorsak farklılığımızı ortaya koyup kendi kimlik kartımız olan stilimizi
oluşturmalıyız. Kimlik kartımız olmadan
sokağa bile çıkamıyoruz unutmayalım, durmak, düşünmek, bulmak ve uygulamak yapılması
gereken sadece bu, eh bunu da bizim için sağlayan bir markamız var. Bu şansı
kullanmalı ilk Koton mağazasına koşup reyonlara bakıp kendini bulmak kalıyor
sadece geriye…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.